Hikayeler bir varmış bir yokmuş ile başlar, gerçek hikayeler ise zamanla yazılır…
As Antik Sabunhane 1924 yılında Lozan Barış antlaşması ile Girit Hanya’dan Adatepe / Küçükkuyu mecrasına getirilen Mavrazade ailesinin hikâyesidir…
Ailenin yabancı olduğu topraklarda tutunma ve her şeye yeniden başlama hikayesi yaşatılmak istenmiştir.
Sabun müzemizi gezerken duvarlarda sizleri selamlayanlar aile büyükleridir, tam 4 kuşağı sizlere tanıtmak isteriz…
Ailenin büyük büyük babası Mavrazade Hasan Efendi Girit Hanya’da devam eden yaşamını aynı şekilde devam ettirmeye, çocuklarına da aktarmayı başarmıştır. Çalışma, okuma, sofra adabı gibi tüm gelenek ve görenekleri.
Ailesini her zaman bir arada tutup kalbi karşı kıyının özlemi ile hayatına Küçükkuyu’da gözlerini yummuştur. Geriye kocaman bir aile bırakarak…
Mavrazade Fethiye Hanım ailenin büyük büyük annesidir. Ailenin gücü ileri görüşlülügü, nezaketi Fethiye hanımdan gelir. Girit’te Kara Ali Zade ailesinin tek kızıdır. Zeytincilik, Fethiye Hanımdan gelir Hanya’da halen daha Kara Ali Zadeler çiftliği taş duvarda yazmaktadır.
Fethiye Hanım Türkçe’yi hiç bilmez, hep ana dilini kullanır. Sofraları çok meşhurdur. Girit’ten getirdiği özel tabaklarıyla her gün özel bir tören varmış gibi hazırlar sofralarını. Sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği çok özeldir. Her öğün bir özel davet gibidir. Yıllar çok acılar yaşatsa da, Fethiye Hanım hep o sofraları hazırlamıştır.
Mehmet Ali, Mithat, Refik, Halil, Hüseyin, Suzan, İlhan 7 çocuk sahibi olmuş ne yazık ki çocuklarını erken yaşta kaybetmiştir.
Mithat, Hüseyin ve İlhan evlenip aileyi genişletmişlerdir. Mehmet Ali evlenmemeyi tercih edip, fakirin fukaranın her yolu Küçükkuyu’dan geçenin babası, dedesi olmuştur. Hüseyin dünyalar güzeli Emel Hanım ile evlenmiş Suzan ve Fethiye Füruzan isimli iki çocukları olmuştur. Mithat Haydar Paşadan mezun olup Erdek Giritlilerinden Meserret Hanım ile evlenmiştir. Çocukları Hasan Hüseyin, Suzan ve Tülin olmuşlardır.
Hasan ailenin en önemli ve gözde çocuğudur. Çalışkanlığı Hasan Efendi’den, mütevaziliği Fethiye hanımdan gelir. Hayata sımsıkı tutunması da annesi Meserret Hanım’dan.
- kuşak Hasan Hüseyin As bizim hikayemiz onunla başlar …
Evlerinin karşısında o çocukken bir zeytinyağı fabrikası vardır. Odasından hep izler zeytin sezonunda kendi zeytinlerini toplayıp bu fabrika da sıktırırlar. En büyük hayali ailenin köklerinde olan zeytinciliği, o dönemin adı ile sıkım hane (zeytinyağı fabrikası) kurmaktır. İstanbul’a eğitimini tamamlamak için gönderilir. Kabataş Erkek Lisesi’nde eğitimini tamamlar. 1979 senesinde Edremit Giritlilerinden Nezihe Hanım ile evlenir. 4 Kızları olur; Meserret, Melda, Melike, Nur. Nezihe Hanım AS ailesinin demir leydisidir. Aileyi bir arada tutan, geleceğe ayakları yere sağlam basan kız çocuklarını yetiştirmiştir. Hasan Bey eşi Nezihe Hanımın da desteği ile 1980 senesinde ilk zeytinyağı fabrikasını kurar. Taş baskı zeytinyağı fabrikası şuan bulunduğunuz bina çift baskı ile çalışmaya başlar. 50 ye yakın işçi çalışır. Torbacılar, dolumcular, sıkımcılar, yağcılar 24 saat vardiyalı bir çalışmadır. Hasan Bey Türkiye’nin her yerinden zeytin getirir. Her yörenin yağını çıkarır. Kışın zeytin/zeytinyağı yazın ise sabun üretimine geçer. Halen daha bahçede aynı kazanlar ile sabun yapmaya devam etmekteyiz. Zamanla kızlar büyür okullarını bitirip aile geleneği olan memlekete geri dönüşü gerçekleştirirler fabrikacılığı Melike As devralır. 2018 yılında ortağı Mehmet Betil ile kendi zeytinyağı fabrikasını kurar. Nur As ailenin en küçüğü Mimarlık mesleğini edinir. Mavras Zeytinyağı fabrikası, As Zeytinyağı fabrikasını da As Antik Sabunhane olarak renovasyonunu tamamlar. Melda As sabunculuğu devralır. Odun ateşi sıcak sabun, şifalı bitkiler ile soğuk sabun… Antik Sabunhane Melda As ve Nur As’ın hayalidir. Geçmişi tüm ihtişamı ile geleceğe taşımak, ailenin en büyüğü Meserret As Çetin zeytin ağaçlarının o değerli yapraklarından ona miras bırakıldığı şekilde Zeytin sirkesi üretimini yapar…
As Antik Sabunhaneyi bu yazımıza sığdırmak ne yazık ki imkânsız. Burada amacımız bizlere aktarılan, öğretilen her şeyi sizlerle paylaşmak, geçmişten geleceğe bir kapı gibi gördüğünüz her eşya kullanılmakta ve nesillere aktarılmaktadır. Sabun müzemiz bizim aile tarihimizdir. Zeytin ağacının mucizelerini kuşaktan kuşağa aktarmak ise görevimizdir.
Aile her şeydir…
Keyifli gezmeler…