Sabunlar çeşitli uzunluktaki yağ asitlerinin alkali tuzlarından oluşurlar ve yüzey aktif maddeler grubuna girerler. Eğer tam olarak sınıflandıracak olursak sabunlar, anyonik yüzey aktif maddelerdir. Sabunlar sahip oldukları temizleme özelliğini yapılarında barındırdıkları ve uzun bir zincirden oluşan hidrofobi özelliğine sahip hidrokarbon zincirine ve hidrofili özelliği olan karboksilat grubuna borçludurlar. Sabun suda tam çözülmez bilakis misel denen yapılar oluştururlar. Suda miseller çok küçüktürler ve bu yüzden görünmezler. Temiz suda oluşan misel damlacıklarının iç kısımlarında kutuplaşmamış hidrokarbon zinciri bulunurken dış tarafında suyla temas eden yüzeyinde ise kutuplaşmış kısmı bulunur. Bu yapılarından dolayı misellerin büzüşmesi engellenmiş olur.
Sabunlar suyun yüzey gerilimini indirirler. Çünkü miseller genel itibarıyla su yüzeyine yerleşirler. Miseller bu özelliğiyle suyun daha aktif bir şekilde yüzeylerle etkileşime girmesini sağlanmış olur.
Yağın sökülüp atılması sabunların en büyük temizleme etkisidir. Sabunun uzun zincirli hidrokarbon kısmı küçük damlacıklar halinde hafif bir şekilde çözülür. Kutuplaşmış kısmı ise yağ lekesinin etrafındaki suyu uzaklaştırır. Böylelikle yağ lekesi sabun molekülleri tarafında tamamen sarılır ve temizlenecek yüzeyden ayrılır. İçinde yağ damlacıklarını barındıran bu sabun molekülleri ve yapısında çözülmüş yağı barındıran su yıkama suyuna emülsiyon adı verilir. Daha sonra bu çözelti durulama sırasında suyla beraber akıp gider.
Kullandığımız musluk sularında kalsiyum ve magnezyum iyonlarının konsantrasyonu oldukça yüksek olabilir. Bu da suyun sertlik derecesini arttırmakta ve sabunlar üzerinde olumsuz etki olan sabunun kutuplaşmış kısmını bloke ederler. Böylelikle suda çözülmeyen ve yıkamada etki göstermeyen kalsiyum sabunları oluşur. Bu yüzden makinelerde kullanılan temizleyicilerde kalsiyum ve magnezyum tuzlarının yıkama esnasındaki olumsuz etkisini azaltmak için suyun sertlik derecesini düşüren çeşitli maddeler katılmaktadır.